26 Ekim 2015 Pazartesi

üzerimde bir bezginlik

dün gece alkol alınca tabi artık gelenekselleştiği üzere ertesi gün, yani bugün ekstra depresyon. ekstra diyorum çünkü aslında alkol ertesi olsun olmasın neredeyse geziden bu yana yaşadığımız şeyler hep kaldırabileceğimizden ağır.
kafamı toparlayıp hiç bir işin ucundan tutamıyorum. bişeyler okuyayım diyorum, odaklanmak ne mümkün. meditasyona otursam, biliyorum iyi gelecek ama sanki bu fikre her bir hücrem itiraz ediyor. bu bir yandan iyi olmaya karşı bir direnç göstermek gibi. nasıl, niye iyi olayım ki?
feysbuk ve mailim arasında gidip geliyorum sanki hayatı ordan yakalayabilirim ama gördüğüm tek bir güzel şey yok.

şöyle bir kare var. fenerbahçe taraftarı galatasaray forması giydirdiği kadın mankeni yakıyor. canım sıkılıyor. bu nasıl bir kepazelik! önce kadına dönüştürerek 'düşmanı' "aşağılıyor". bir takımı kadın şekline sokarak onu "sikilebilir" yapıyor aklınca. "sikmeyi" bir şiddet eylemi olarak kafalara kazıyor. ama bu yetmeyeceğinden bir de üzerine yakıyor!!! bu nasıl bir kafa? bu nasıl bir gönderme? bu coğrafyada tecavüz sırasında kendisine direnen kadını bıçaklayarak öldüren ve sonra da yakan insanlar oldu. o insanlara öfkeden halk sokaklara döküldü. yüzlercesi de kadıköyde!!! ama şimdi karşı takıma duygularını aynı şiddet unsurlarıyla ifade etmek nedir? sporda mücadele bu topraklarda buna dönüştüyse, bu ülkede artık nasıl yaşanır? üstelik aynı maçtan sosyal medyaya düşen görüntülerden birinde bu taraftar kalabalığı "hırsız tayyip erdoğan" "hükümet istifa" diye tezahürat yapıyor! ben şimdi bu kalabalıkla aynı fikirleri mi savunmuş oluyorum? bunlar mı bir araya gelip bir eylem gerçekleştirecek benimle birlikte? bir gün "ya hep beraber ya hiçbirimiz" diye bunlarla mı bağıracağım? bezginlik bezginlik.

sonra bugün interseks farkındalık günü. bir vidyo izliyorum:



vidyo şu soruyla başlıyor. "kimlerin testisleri var?" ekrandaki 4 kişiden en feminen kadın görünümlü olan el kaldırıyor: "benim!"
öğreniyoruz ki dördü de interseks ve diğer üçü çocuk yaşlarda, henüz kendileriyle ilgili hiçbir şey bilmezlerken aileleri ve doktorun kararıyla ameliyata alınmışlar ve testisleri alınmış! hatta uzunca zaman bu ameliyattan, bedenlerine ne yapıldığından bile haberdar edilmemişler. Doğal olarak Aligül'ü hatırlıyorum. onu hep etrafta görürdüm ama hiç tanışmamıştık. ölümünden sonra yazdıklarını okuma fırsatım oldu. ilgilenen olursa diye işte blogunun linki. devamında intersekslerle ilgili birkaç şey okudum. bilimsel, tıbbi anlatımlar, ilk ağızdan deneyimlerden, yaşamdan süzülenler. hep acı işte. varoluşunun dayatılanla örtüşmediğinde duyduğun temel acı. ve daha kötüsü hal, durum görünür olduğu için, doktorlarla elele ailenin "düzeltme" operasyonları. ve homofobiden kaynaklı olarak genelde testislerin alındığı ve interseks evladın bir kız evlada dönüştürülmeye çalışıldığı bir sürü yaşam. bezginlik yine bezginlik.

işte böyle. feysbukta okumaya kurcalanmaya değer pekçok haber, link vardı ama ben bugün daha fazlasını yapamadım.

içimde bir yerde çöreklenen suçluluk duygusu, günü verimsiz geçirdiğim için bana kızgın. ama ben artık elimden bir şey gelmiyorsa elimden bir şey gelmeden durabiliyorum. hala içimde bir yerde tıslayan "bırak bahaneyi, basbaya tembelsin işte" suçlamalarına, yarım ağız 'evet tembelsem tembelim, nedir yani' diyorum. bir çay daha ve bırakmaya tabii ki hanidir kararlı olduğum bir sigara var aklımda.

şimdi onları aradan çıkarayım.
sonra çamaşır asarak belki mızmız ruhumu bir miktar huzura kavuşturabilirim.

Hiç yorum yok: