22 Kasım 2008 Cumartesi

biriksin biriksin...


her şey birikiyor.
biriktirmeye başlıyorum yine.
yapılacaklardan bir dağ.sanki bilmiyormuşum gibi, hayatta bir es olmaz. al sana bir miktar zaman. bunu tepe tepe kullan. derle topla. olmayacak.

başlıkları listele:
temas.
"sanki hiçbirşey sana dokunamıyor, üzerinden kayıp geçiyor."

içim tıklım tıkış.
öyle grift ki ayırıp bakamıyorum.
insan sınıflayan hayvan.
kocaman bir kütle biriktirdim. benzoan mıydı? sandman de hani...
onu olduğu gibi kullanmayı öğrenmek lazım

8 Kasım 2008 Cumartesi

karasularında azalma tehlikeye delalettir...



tek bir cümle.
"why not now?"
bu cürete bayılıyorum işte.
hele bir de hürmetli bir cüretse.

(güzel bi akşam saati, inanılmaz salt rain'le susheela raman sorumlusudur söyleneceklerin)

bu cüret müdahale cüretidir.
müdahalekarlar ve namüdahalebazlar arasında salınıp
ikisinden de yaralanıyorum.
yaralayan meçhul...

kalp seyrek attığında hüzün galebe çalıyor.
kalp attığı seferlerde, yaklaştıkça büyüsünden sıyrılıp sebeplerini kaybediyorlar.
inançlar bereleniyor.
kayıplar sıradanlaşıyor.

dorian gray in televizyonu... başroldeki değilim ben ama. üstü örtülen, çatıkatına kaldırılanım.
her darbenin her zerresini sindirerek karşılayan, değişikliklerini üzerinde taşıyan.

esperanza a la qui

2000 yılı.

oda kapısına "burada umut var" yazılır...
o kağıt parçasının şu an nerede bulunduğu meçhul.
her bir meçhule giden "anlamlı kağıt parçası" güven'de açılan bir deliktir.
yaşlanma egoda bişey bırakmaz (idealde)
barışarak uzaklaşmak gerekir en sonunda.


demek ki her şey yolunda...