12 Mart 2016 Cumartesi

bir iş dönüşü

Bir akşam saati dönüş yolunda, üsküdar'dan geçerken, doğal düşmanı olmadığı için kontrolsüzce üremiş bir türün yaşayışına baktığımı hissettim. kendimi de içine katarak elbette (haddimi hep bilmekle övündüğüm doğrudur.)

kontrolsüz çoğalmanın sebep olduğu yoksunluk, öfke, nefret ve savaşın ürettiği çeşitlilik hiç de şiirsel değil. bu çeşitliliğin göbeğinde yaşayıp, yaşamın içerisinde yuvarlanıp giden, çeşitliliğin tanıklığıyla gönenmek yerine basbaya travmatize oluyorum. (travmatize olmanın dilimizdeki karşılığı ne ola?) oluyoruz yani. her birimiz. bu çeşitliliğin tüm bileşenleri.

Hayalimde, holivud klişesi cümleler sarf eden, holivud ışıklı, holivud makyajlı, efektli, ışıl ışıl, dişleri düpdüzgün, bembeyaz, saçlarında kontrolden çıkmış tek bir tel olmayan, tırnakları kirlenmemiş, kılığı kıyafeti üstünden sarkmaz karakterler ekledim kalabalığa. yaklaşıp birilerine, "düşlerinin peşinden koşmalısın", "hayır dostum, bu senin suçun değil", "yapabilirsin", "o da böyle olmasını isterdi" falan dedirttim insanlara.


Hiç yorum yok: