7 Ocak 2010 Perşembe

mesih kompleksine dair

en aşağıda sabrımın kopyalamaya ancak dayanabildiği 25 film var. www.imdb.com'da yaptığım anahtar kelime aramasından çıkan 86 sonucun içerisinden seçtiğim 25 film. aramayı yaptığım anahtar kelime "CHOSEN ONE" yani "SEÇİLMİŞ KİŞİ".

dün izlediğim AVATAR filminin etkisinde fena kalmışım demektir. Cameron abiye yazın bir puan daha! aşağıdaki listede avatar henüz yok, az zamanda olacaktır eminim.

86 sonuç azalan popülerlik kıstasıyla dizilmişti. tanımlarında anahtar kelime olarak "seçilmiş kişi" geçen dizileri, bilgisayar oyunlarını ve tv filmlerini eleyerek aşağıdaki listeyi yaptım. ki daha da devam edebilirdim.
hatta ilgilenenlere link buyurunuz:
http://www.imdb.com/keyword/chosen-one/

geleliiiiiim:

neden delirdim?
yorgun bir kafa ile okuldan çıkmış, durağıma yürürken birden bu "tek adam" hastalığımıza takılıverdim işte. seçilmiş kahramanlarla dolu filmleri düşündüm. çoklukla ne idüğü belirsiz bir mukadderattır seçilmişlik. kahramanımızın bile önce buna ikna olması gerekir. ama işte elini taşın altına koyduktan sonradır kiiiii, yer yerinden oynar, hiçbişeyler ona rakip olamaz, en zorlu deneyimler ona ballı börek gelir, sapır sapır dökülen ahaliye inat seçilmiş olan fena halde seçilmiştir.

doğu ile batı arasındaki farka atlayıveriyor birden zihnim. batı "sen de olabilirsin" der, ama o kadar yukarıdan gelir ki bu seçilme hali biz sıradan insanlar inanamayız "o" olabileceğimize. inandırmaz da aslında bir yandan. seçilmişi bekleyip duran güçsüz bireyleri sever (komplo teorisyeni yanım) ilahi dinler de beslemişlerdir bunu. orada bir yerde bir asma kat vardır ki, varıp da aşağılara ordan bakmak sıradan insana yazılmamıştır!
doğu ise, farkındalığına vardığın an zaten "o" olduğunu söyler. biricik ama yine de aynı bütünün parçası olduğunu. zaten bir "seçilmiş" kadar değerli olduğunu. batı bombardımanına fena halde maruz kalmış bünyenin kafası karışır ister istemez...

avatar'da bu kadar canımı sıkan buydu sanırım bir yandan. hem doğunun, filmde geçtiği haliyle: "we don't own it we are part of it" yani, "ona sahip değiliz, onun parçasıyız" diyeceksin, hem de batı modeli bir kahraman yaratacaksın...

sanırım en yutamadığım bu oldu.



yazımı the matrix'ten en sevdiğim bir alıntıyla sonlandırıyorum, ama elbette yorumumu ekleyerek:

"it's different to know the path and to walk the path"

"yolu bilmek başka, yolda yürümek başka şeydir"

ve içeride biryerlerde evet elbette hepimiz yolda yürümeyi gayet iyi biliyoruz. sadece dikkatimizi dağıtanlar nelerdir, yol nedir algıları açmak lazım.



1 yorum:

Çağatay Tayfun dedi ki...

İnandıysak ve mücadelemizi sabırla yaptıysak istediğimiz olur (mantık çerçevesinde)
Filmlerde görsellik abartı vs katıp önümüze konan eserlerdir